- Sema Bozyel
- 13 Tem 2024
- 8 dakikada okunur
Avustralyalı gazeteci ve yazar Annie Shiffler’ın, dönemin dergisi Parabola‘nın Şubat 2009 sayısı için, B.K.S. Iyengar ile yaptığı röportajın çevirisidir. Röportaj Iyengar’ın ölümünden tam 6 yıl önce, 90 yaşındayken yapıldı.
1918 yılında Hindistan’da doğan B.K.S Iyengar 17 yaşından beri yoga öğretiyor. Yenilikçi ve titiz bir öğretmen olan Iyengar, 60 yılı aşkın süredir, dünyanın birçok yerinde Iyengar Yoga Merkezlerinin kurulmasına rehberlik ediyor. Iyengar’ın mesajı ise çok açık: “Yoga herkes içindir.”
90 yaşındaki Iyengar, hâlâ Hindistan’ın Pune şehrindeki Ramamani Iyengar Memorial Institute’de çalışmalarına devam ediyor ve derin arkaya eğilmeleri, baş üstü ve sağlam duruşları ile oradaki herkesi şaşırtıyor. Nadiren torununa ve diğer yakın öğrencilerine eğitim veren Iyengar, kendisine tanık olan öğrencilere ayrı bir ders niteliği taşıyacak şekilde, kendi yoga pratiğine her gün saatlerce zaman ayırıyor.
Her öğleden sonra kütüphanede kitap okuyor, yazışmalarını yapıyor, şu sıralar yazmakta olduğu kitabı üzerinde çalışıyor ve enstitünün ziyaretçilerini büyük bir sıcaklık ve samimiyetle karşılıyor. İnsanların bedenlerindeki, yüzlerindeki ve davranışlarındaki en ufak bir detayı bile capcanlı, enerjik ve hassas bir biçimde fark ediyor. Yumuşak aynı zamanda sert, hem titiz hem de şefkat dolu bu insanın varlığı etrafındaki insanlara güç ve hayat veriyor.
2009 yılının Şubat ayında Iyengar’ın bulunduğu enstitüdeki yoğun bir çalışma programına katılmak için Pune’ye gittim. Enstitüde Iyengar’ın oğlu Parashant, kızı Geeta ve birkaç öğrencisi ders veriyordu. Enstitüye girer girmez ilk gördüğüm kişi B.K.S. Iyengar oldu. Hiç tereddüt etmeden, minnetle ayaklarına kadar eğildim çünkü o, yoga sistemi sayesinde benim hayatımı değiştiren bir insandı.
Annie Schliffer: Parabola’nın bu sayısının konusu “yol”. Yoganın yolunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
B.K.S. Iyengar: Aslında bu sorunun cevabı için eski geleneklere geri dönmeliyiz. İlk zamanlar Adanmışlık yolu (Bhakti), Bilgi yolu (Jnana), Eylem yolu (Karma) ve Yoga yolu (Raja) olarak bilinen dört yol vardı. Bunlar hâlâ herkesin tek nihai amacı, fiziksel dünyanın esaretinden kurtularak, özgürleşme amacını deneyimleyebilmesi için var olan dört yoldur. Bhakti, Jnana ve Karma’nın yeterli olduğu gibi bir yanılgı var. Fakat kollarınız ve bacaklarınız temiz değilse, beyniniz tüm şüphelerden ve kafa karışıklığından kurtulup kalbiniz saflaşsa bile kurtuluşa ulaşamazsınız. Bu nedenle bu üç parçanın direği Yoga’dır (Raja). “Patanjali Yoga” olarak adlandırdığımız yogadır.
Spiritüel yaşam yalnızca tüm bu öğretileri içselleştirebildiğinizde başlar
90 yaşındasınız ve hâlâ her gün derin arkaya eğilmelerin ve ters duruşların olduğu yoğun yoga (asana) pratikleri yapıyorsunuz. Bize biraz bu konudan bahsedebilir misiniz?
Birincisi, yoga yapsın ya da yapmasın, bir insan sırf turuncu bir elbise giyiyor diye, kör bir inançla “spiritüel bir insan olmalı” şeklindeki düşünme yanılgısı hiçbir zaman benim yolum olmadı. Hayatımı sıradan bir insan gibi yaşadım ve hayatı yaşamanın, insan olmanın tüm karmaşasına maruz kaldım. İnsanlar bana baktıklarında, turuncu elbise giymediğim için, benim ticari kaygı güden ve global olmaya çalışan bir insan olduğumu düşünebilirler.
İkinci yanılgı ise, yogilerin ya da sadhuların birçoğunun “ruhsal yükseliş” seviyesine ulaştıklarını düşünme yanılgısıdır. Bazı yogiler ve sadhular sadece konuşuyorlar. Ortada onların yaptığı şeylere dair bir şey bulamaz, göremezsiniz. Konuşuyorlar evet, ama konuştularını yapıyorlar mı? Ben, bu yaşımda bile söylediklerimi uyguluyorum. Yoga pratiklerini uygulamaya devam ediyorum, çünkü yoga bana yardım etti. Öğrencilerime açıkça tüm yoga felsefesini öğretiyorum. Ama asana uygulamalarını ve nefes tekniklerini öğretirken spiritüel yaşamla ilgili asla açıkça konuşmuyorum. Spiritüel yaşam yalnızca tüm bu öğretileri içselleştirebildiğinizde başlar. Ben bir idol değilim; sadece söylediği her şeyi uygulayan biriyim. Hayatım herkesi ve her şeyi anlamaya açık. İçimde de dışımda da katıksızım. Dokuz ya da 90 yaşında olmam benim için önemli değil. Yaşam, doğumdan ölüme bir akıştır. Ve bu akış kesilmemelidir. İşte bu yüzden hâlâ her gün yoga yapıyorum.
Yoga fiziksel ve aynı zamanda ruhsaldır
Uyguladığınız ve başkalarına öğrettiğiniz yoga uygulaması çok net ve kesin.
Evet. Biliyor musun, yoga yapmaya başladığım ilk zamanlarda sadece fiziksel düzeyde eğitiliyordum; çünkü sağlık durumum çok kötüydü ve sağlığımı geri kazanabilmek için yoga yapmaya başlamıştım. Sadece fiziksel düzeyde eğitildiğim için de Guru’m sağlığımı kazanmamın çok da ötesine geçemeyeceğimi düşünüyordu. Buna rağmen zaman geçtikçe fizikselin ötesinde, gizli bir şeyin var olduğunu anlamaya başladım. Ve kendime şunu sordum: ”Yoganın gizli niteliğini nasıl kazanabilirim?” Eğer bunu bana kazandıracak yöntemlerden biri meditasyonsa ya da başka bir şeyse, bu yöntemleri birinin yardımı ile öğrenmeliydim. Birinin yardımı olmadan başta kimse tek başına medite olamaz ya da teknikleri doğru kavrayamaz. Yardım isteyerek tüm asanaları doğru şekilde öğrendim ve gün be gün asana çalışmaları yaparak bu çalışmaların beni nereye götüreceğini gözlemledim.
Asana uygulamaları ile ilgili asla tek bir doğru tanımın yapılabileceğine inanmıyorum. Böyle bir düşünceye sahip olmak yogayı sadece fiziksel bir çalışma olarak görmektir. Halbuki yoga fiziksel ve aynı zamanda ruhsaldır.
Nasıl ki bir ülkedeki şehirleri birbirine bağlayan yollardır, aynı şekilde insan bedenindeki parçaları da birbirine dolaşım sistemi, sindirim sistemi gibi sistemler bağlar. Tüm sistemler insanın doğumundan ölümüne kadar vücudunun beslenebilmesi için ve varlığını sağlıklı şekilde sürdürebilmesi için yaratılmıştır. Bu sistemler doğru çalıştıkça vücut sağlıklıdır. Fakat bazı alışkanlıklarımızdan dolayı bu işleyiş bozulur. İşte yoga deforme olmuş parçalarımızı restore etmek için vardır. Yoganın gizli niteliği hem bireysel yoga uygulamalarım hem de öğrencilere bu uygulamaları öğretebilme yönetemlerim açısından bana yeni bir yol açtı.
Patanjali 2.46 numaralı sutrada şöyle der: ”Asana vücudun sağlamlığı, zihnin istikrarı ve ruhun iyiliğidir.” (2.46: Sthira sukham asanam.) Fakat bu sutra zaman içinde ”Hangi pozun içinde konforlu ve rahatsan onun içinde kalabilirsin” şeklinde yanlış bir anlayışa dönüşmüştür. ”Konfor nedir?”, ”Tüm bu çabalar ne için?”, ”Nereye varmaya çalışıyoruz?’‘ gibi sorular insanı zihnin sınırları içine hapseder. Ruhu anlamak için zihnin ötesine geçmelisiniz. Bu aforizmanın anlamı budur.
Benlik ayna gibidir; üstü tozluysa görünmez
Patanjali asananın etkisi içinse şöyle demiştir: ”Tatah dvandvah anabhighata”. Yani; ”Dualite ortadan kalkar.” Akademisyenlere göre dualite sıcak ve soğuk, iyi ve kötü, fayda ve zarar gibi ikiliklerdir. Ama Patanjali 1.2 numaralı sutrada şunu belirtmiştir: ”Yojjah chittta vrtti nirodha” ve bu her zaman hatırlamamız gereken ”Yoga zihin dalgalarının hareketlerini kısıtlamaktır” anlamına gelir. Bu ilk cümle yoga yolunda ilerlemek isteyenlerin temel kabul etmesi gereken bir cümledir. Ama insanlar bunu unutuyor.
Patanjali’nin ”tatah” kelimesi ile anlatmak istediği dualite kavramı akademisyenlerin tanımından çok farklıdır. ”Tatah” doğa ve ruh demektir. Yani Patanjali’nin bahsettiği ikilik, ayrışma doğa ve ruh arasındadır. Beden, ebedi ancak yok edilebilir olan doğaya aittir. Fakat benlik ebedi, sarsılmaz ve yok edilemezdir. Yani beden yok olabilir ama benlik asla yok olmaz. Benlik bir ayna gibidir; üstü tozluysa görünmez. Beden yok olurken fiziksel, ahlaki ve zihinsel bazı rahatsızlıklar ve üzüntüler biçimindeki bu toz, ruhu içine çeker ve benlik bu rahatsızlıklar ve üzüntülerle hastalanır. Bu yüzden yoga (asana) bedenin varoluşu ile ruhun varoluşu arasındaki dualiteyi ortadan kaldırmak ve ikisini dengelemek için öğretilir. Asanalar sayesinde ayrışma ortadan kalkar. Asananın etkisinin tanımı budur.
Size verebileceğim başka bir örnek de kazak örme örneğidir. Vücut liflerle, sinirlerle, bağlarla ve daha birçok şeyle örülmüş bir kazak gibidir. Kazağı örmek için iğne ve ipliğe ihtiyacımız vardır. İğne bilinçtir; iğnenin deliği doğru bilgi, delikten geçen iplik de zihindir. Eğer ipliğin ucu pürüzlüyse, onu iğnenin deliğinden geçirebilir miyiz? Ne yapmamız gerekir? İpliğin ucunu keskinleştirmemiz gerekir, değil mi? İpliği yani zihni pürüzlerden arındırıp keskinleştirdikten sonra iğnenin deliğinden yani doğru bilgiden geçirdik diyelim. Artık iplikle ilgili bir şey düşünür müyüz? Hayır. Kazağı örmeye başlarız. İşte eğer asanalar doğru uygulanırsa, vücudun tüm lifleri, sinirleri ve bağları doğru şekilde örülmüş olur. Zihin, bilincin vücutta hareket etmesi için doğru bilgiden geçmiş olur. Böylece iğne ve iplik yani bilinç ve zihin bir olur. Bu aynı zamanda ”birlik” kelimesinin başka bir anlamıdır. ”Beden ile ruh arasındaki birlik” anlamına gelir. Yani doğru asana uygulamaları (yoga) sayesinde beden ile ruh bütünleşir ve dualite ortadan kalkar.
Gizli iç katmanlarınızı sezgisel olarak keşfetmeniz gerekir
Patanjali’nin bahsettiği Ashtanga (sekiz basamaklı) Yoga Sistemi bu uygulamalara nasıl dahil oluyor?
Patanjali’nin sekiz basamaklı yoga sisteminin ilk iki basamağı 10 etik disiplini içerir. Bunlar insani nitelikleri inşa eden geleneksel esaslardır: Yamalar (insanın dış dünyaya karşı olan sorumlulukları): Ahimsa (şiddetsizlik), satya (doğruluk), asteya (çalmamak), brahmacharya (ılımlılık), aparigraha (biriktirmemek); Niyamalar (insanın kendisine karşı olan sorumlulukları): Soucha (temizlik, saflık), santosha (memnuniyet), tapas (öz disiplin), svadhyaya (öz üzerine sorgulama), Isavara pranidhana (kaynağa bağlılık).
Patanjali’nin yoga sutralarının ilki, 1.1: ”Atha yoganusasanam”dır. Bunun anlamı: ”Yoga hemen, şimdi, burada”dır. Yani pratik yapmanın önemini vurgular. Yoga sutraları etik disiplinlerle başlar. Ancak Patanjali etik kelimesini kullanmaz. Yamalar ve Niyamalar öğretilemez, gösterilemez, sadece deneyimlenebilir ve bu deneyimler kişiye özeldir. Yüce ve ruhani kimselerin hikayeleri şeklinde aktarılabilirler. Mesela kimseyle görüşmek istemediğimiz zamanlarda çocuklarımıza ”Birisi ararsa annem evde yok, de” dedik ve onlara nasıl yalan söyleneceğini öğrettik. Yalan söylemek insanı içgüdüsel olarak şiddete, aldatmaya ve saldırganlığa götürür. Tüm bunlar insanın zayıf yönleridir. Patanjali büyük bir dil bilimci ve asil bir insan olarak şiddetsizliğin, doğruluğun ve benzeri davranışların erdemlerinden bahseder. Neyin yapılması ve neyin yapılmaması gerektiğinden bahseder.
Sonraki iki basamak Asana (yoga duruşları) ve Pranayama (nefes teknikleri)’dır. Bunlar gerçekte kim olduğumuzu hatırlayabilmenin gerekli yöntemleridir. Gerçek benliğimize giden yolun basamaklarını tırmanabilmek için bedeninizi tanımanız gerekir. Gizli iç katmanlarınızı sezgisel olarak keşfetmeniz gerekir. En azından hissedebilmeniz gerekir.
Bir sonraki basamak Dhyana (meditasyon)’dır. Hiçbir şekilde kelimelerle ifade edilemeyen, sadece deneyimlenebilen bir haldir. Nasıl ki her insan doktora yapamaz, aynı şekilde her insan Dhyana’ya ulaşamaz. Dyhana bireysel bir deneyimdir; başka birine aktarılabilen bir şey değildir. Fakat Asana ve Pranayama hem bireysel birer deneyimdir hem de başkalarına aktarılabilir. Yama ve Niyamalar sadece aktarılabilirdir; başkasına öğretilemezler. Patanjali’nin yogaya katkısı budur. Ben öğrencilerime sadece daha derine gidebilecekleri yolu gösteriyorum. Ama o yolda sadece onlar yürüyebilirler. Benliğimizi keşfedebilmek için uygulanması gereken ritüeller vardır. Ama benliğin bir ritüeli yoktur. Asana uygulamaları bizi huzurun en üst seviyesine, sonsuz mutluluğa ve kurtuluşa götürür.
Dışarıda aramak yerine onu kendi derinliklerinizde görün
Sizin o seviyede olduğunuz çok açık… Biz ise sadece oraya varmaya çalışıyoruz.
Bunun bir günlük bir çalışma ile olduğunu zannetmeyin. Buna ulaşmak için hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok ter akıttım. Hatta bazen beynimin bile terlediğini hissederdim. Siz benden çok daha şanslısınız. Ben fark ettiğim bu şeyleri fark edebilmek için ciddi anlamda mücadele vermek zorundaydım. Ve şimdi tüm mücadelemin sonucunu, bu yola başlamanız için size veriyorum. Ben hangi yoldan gitmem gerektiğini bilmiyordum. Hangi yöne gitmem gerektiğinden emin olamadığım bir yol ayrımındaydım. Ve tüm mücadelem bu bayrağı sizin yakmanız ve bu aydınlık yolu sizin deneyimlemeniz içindir. Bir noktaya varmaya çalıştığınızı biliyorum; ama o nokta sadece kendiliğinden gelebilir. Varoluşun iki farklı biçimi vardır. Bu iki varoluş biçimini de tam olarak kavramalısınız. Bir varoluş devamlı arayan ve araştırandır, diğeri ise zaten gören ve bilendir. Ve maalesef devamlı aradığımız ama bir türlü göremediğimiz bir bulutun peşindeyiz. Bu yüzden hepinizden rica ediyorum: Dışarıda aramak yerine onu kendi derinliklerinizde görün. Bedeninizin her bir zerresine dikkatle bakın ve görün.
Bir çiçeğin çok fazla yaprağı vardır. Ve doğa her yaprakla teker teker ilgilenir. Ama sizin yapraklarınızla doğa ilgilenmeyecektir; bu konuda dikkatli olmalısınız. İçinizdeki bahçenin bahçıvanı siz olmalısınız. İşte yoganın bize yardım ettiği kısım burasıdır. Yoga bize içimizdeki bahçenin bahçıvanı olmayı öğretir. Birçok insan Patanjali’nin dördüncü bölümünün üçüncü sutrasını unutur: ‘‘Yogi, yoga uygulamalarını tıpkı su biriktiren, toprağı işleyen, yabani otları temizleyen, tohumları eken, en iyi hasadı almak için en iyi gübreyi kullanan bir çiftçi gibi özenle ve düzenle uygulamalıdır.” (4.3: Nimittam aprayojakam prakritinam varana bhedas tu tatah ksetrikavat.) En iyi hasadı alabilmek için arayan değil gören olabilmelidir. Uzun süredir bir şeyi arıyor fakat göremiyorsanız yabani otları temizlemeniz gerekebilir. Belki de bedeninizi çapalamayalı uzun zaman olmuştur. Asana ve Pranayama içinizi çapalar; bedensel, zihinsel ve ruhsal yabani otlardan sizi arındırır; içinizi ve dışınızı temizler. Kendiliğinden, artık arayan değil gören olursunuz. Üçüncü bölümün son sutrasında Patanjali şöyle der: ”Doğru bilginin en saf yönü ile ruhun saf bilinci arasında dengeye ulaşıldığında, mutlak kurtuluş gelir.” (3.56: Sattva purusayoh suddhi samye kaivalyam iti.) Yani doğal içgüdüleriniz sezgisel bilgiye dönüşene kadar bedeninizi çapalamaya devam etmelisiniz. Sezgi ruhun bilgisidir.
Disiplin içeriden gelir
Burada bir ay kalacak olmam inanılmaz… Sizin koskoca 90 yılınızın sadece bir ayı… Ve benim için sonsuz olasılık demek.
İşte bu yüzden Patanjali’nin ”Pmyatna saithilya ananta samapattibhya” cümlesini kullanıyoruz: ”Hayatı sonsuz sayıda olasılığa açık şekilde yaşamalısın.” Konfor alanından çıkmadığında, ne yaparsan yap, kendini belli limitler içinde sınırlarsın. Sonsuzluk nerede? Ne zaman sonsuzlukla bütünleşiriz? Sonlu olan, ölümlü olan bu bedeni ve zihni yakmak, yakarak aydınlanmak ve sonsuz olan ruhun ışığıyla bir olmak… Bunu deneyimlemeye çalışıyoruz. İşte yogayı öğrencilerime bunu deneyimleyebilmeleri için öğretiyorum. Tüm amaç, tüm anlam ve niyet bunu deneyimleyebilmektir. Bu kadar. Eğer bedeninle ve zihninle bağını koparabilirsen ruhun ışığıyla bir olma hali kendiliğinden gelecektir. Hevesle, her gün pratik yapmaya devam etmelisin. Dışarıdan gelen bir baskı ile disipline olmak diye bir şey olamaz. Disiplin içeriden gelir. Disiplin kendiliğinden gelir ve başka hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. İşte yoganın yarattığı etki budur. İşte ben bugün bu yüzden halâ her gün yoga yapıyorum. Bazı insanlar beni sadece fiziksel bir egzersiz yapan biri gibi değerlendirse de bu benim için önemli değil. Ruhumu aydınlığa kavuşturan bir şeye saygısızlık yapamam; işte bu yüzden hâlâ her gün yoga yapıyorum.
Herkes yoga yapabilir mi?
Neden yapamasın? Dostum, herkes doğru disipline girmeye her zaman hazırdır. Yoga insanı doğru yola yönlendiren bir disiplindir.
Bize bir mesajınız var mı?
Varlığınıza şükürler olsun. Tanrı sizi korusun. Tanrı hepinizi korusun.
Namaste. (İçimdeki ışık içindeki ışığı selamlar!)
29 Ocak 2019 tarihinde We are the Hippies isimli web sitesinde yayınlanmıştır https://www.wearethehippies.com/b-k-s-iyengarin-mesaji-yoga-herkes-icindir/
留言